Gündemdeki son gelişmelere göre;
Uluslararası Enerji Ekonomisi Derneği Orta Doğu ve Orta Asya Konferansı Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Gürkan Selçuk Kumbaroğlu:
“Veri merkezlerinin, yapay zekanın oldukça ciddi elektrik tüketimi var ve bu öngörülenden daha hızla artıyor. Hatta ileriye yönelik talep tahminlerinin revize edilmesini gerektirecek derecede”
“Nükleer enerjide Ülkemiz kritik yere sahip. Bir taraftan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni artık devreye almak üzereyiz. Ciddi bir nükleer kapasite, Ülkemiz adına enerji arz güvenliğinde kritik bir adım. Sadece Ülkemiz değil, tüm dünyada taze bir nükleer Rönesans sürecinin de kapısının aralandığını görüyoruz”
Uluslararası Enerji Ekonomisi Derneği (IAEE) Orta Doğu ve Orta Asya (MECA) Konferansı Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Gürkan Selçuk Kumbaroğlu, yapay zeka ve veri merkezlerinin yüksek elektrik tüketimi olduğunu, bunun da kritik minerallere olan talebi artırdığını belirtti.
Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Kumbaroğlu, Antalya’da düzenlenen Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu “IAEE MECA 2025 Konferansı”nda AA muhabirine, enerji zirvesinin dönüşüm ve sürdürülebilirlik adına kritik olduğunu belirtti.
Enerji dönüşümündeki ekonomik ve jeopolitik etkiler ile sürdürülebilirliğin önemini anlatan Kumbaroğlu, şunları kaydetti:
“Enerji dönüşümünde elektrifikasyon (elektriklendirme) bir tarafta, dekarbonizasyon (karbonsuzlaştırma) ikinci tarafta. Veri merkezlerinin, yapay zekanın oldukça ciddi elektrik tüketimi var ve bu talep öngörülenden daha hızla artıyor.
Hatta ileriye yönelik talep tahminlerinin revize edilmesini gerektirecek derecede. Amerika Birleşik Devletleri’nin tahminlerine baktığınızda 2030’larda toplam elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 10’u veri merkezlerinden öngörülüyor.
Oldukça ciddi rakamlar. Bununla birlikte iklimlendirme ve elektromobilite yani ulaştırma sektöründeki dönüşümle müthiş elektrik talebi ortaya çıkıyor. Taze ortaya çıkan taleplerle birtakım minerallerin kritik hale gelmesi söz konusu. Elektrifikasyonun gerektirdiği altyapı yatırımları şebeke altyapısı, iletim ve dağıtım hatları, bakır oldukça kritik bir mineral haline geliyor.”
Kumbaroğlu, enerji depolama sistemlerinde, araçlarda kullanılan bataryalarda, yenilenebilir enerji sistemlerindeki depolamalarda lityum, kobalt ve nikelin oldukça kritik kritik metaller olduğuna işaret etti.
Orta Doğu ve Orta Asya bölgesinin kritik mineraller üzerine odaklanmasının önemini ifade eden Kumbaroğlu, Ukrayna’nın, Avrupa’nın en dev lityum ve dördüncü dev bakır rezervlerine sahip olduğunu vurguladı.
– “Petrol savaşlarının odağı kritik minerallere kayıyor”
Lityum ve bakırda Kazakistan’ın da öne çıktığını dile getiren Kumbaroğlu, “Bölgede ciddi bir kritik mineral altyapısı var. Yüzyıllardır yaşadığımız enerji jeopolitiği, yani petrol savaşlarının odağı artık kritik minerallere kayıyor. Elektrikli araçlara dönüşümle birlikte petrole olan talep ulaştırma sektöründe giderek azalırken, elektrik talebi hızla artıyor. Bu da elektrik hatlarının ve bataryaların gerektirdiği kritik minerallere talebi artırdı.” ifadelerini kullandı.
Dekarbonizasyon dönüşümünde de yenilenebilir enerji ve nükleerin önem kazandığına işaret eden Kumbaroğlu, şöyle devam etti:
“Yenilenebilir enerjide de yine depolama, batarya, ısıtma sistemleri kritik. Nükleer enerjide Ülkemiz kritik yere sahip. Bir taraftan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni artık devreye almak üzereyiz. Ciddi bir nükleer kapasite, Ülkemiz adına enerji arz güvenliğinde kritik bir adım. Sadece Ülkemiz değil, tüm dünyada taze bir nükleer Rönesans sürecinin de kapısının aralandığını görüyoruz.
Nükleer Rönesans’ın tetikleyicileri arasında ufak modüler reaktörler (SMR) öne çıkıyor. Taze açıklandı, Baykar da SMR nükleer teknolojisi üzerine çalışmalara başlamış. Ülkemiz, bu alana da öncülük edebilir. Bu bölgede Ülkemiz’nin bir liderlik rolünü üstlenmesi, bu teknolojileri ve bilgi birikimini ihraç etmesi açısından kritik bir potansiyeli beraberinde getiriyor.”
Kumbaroğlu, uluslararası aktörlerle Ülkemiz’nin ve bölgenin potansiyelinin değerlendirilmesi, ortaya çıkarılması ve farkındalık yaratılmasının önemine değinerek, petrolün ağırlığı düşerken doğal gazın önemini koruduğuna dikkati çekti.
Ülkemiz’nin dünyanın dördüncü dev enerji filosuyla Karadeniz’den Akdeniz’e, Afrika’dan Asya’ya hidrokarbon arama çalışmalarında ciddi atılım yaptığını anlatan Kumbaroğlu, enerji ve savunma sektörlerinde fark yarattığını sözlerine ekledi.