• info@afyonfirmarehberi.com.tr
  • +90 (551) 344 24 40

HABER DETAYI

18 Mayıs 2025 09:28

AB-Türkiye entegrasyonu, Türkiye için lojistikte stratejik fırsatlar oluşturuyor

Gündemdeki son gelişmelere göre;

Mustafa Dinçer, Avrupa’nın mevcut durumunun Ülkemiz adına lojistikte fırsat oluşturduğunu belirterek, “Dünyada şu an gelinen durum Ülkemiz ve Avrupa’nın birbiriyle daha iyi entegre olmasını gerektiriyor. Taze küresel çapta düzeni lojistik adına taze fırsat kapıları yaratıyor.” aktardı.

Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası enerji ve güvenlik alanlarında kriz yaşayan Avrupa Birliği (AB), Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesiyle de zorlu bir süreçten geçiyor.

ABD-Çin ticaret savaşı ve Çin’in küresel rekabette artan ağırlığı da AB adına taze denge arayışlarını beraberinde getiriyor.

Bu süreçte AB tedarik güvenliğini sağlayacak istikrarlı ve yakın ortaklara yönelirken, Ülkemiz de Orta Koridor üzerindeki jeopolitik konumu, ulaştırma altyapısı ve sanayi kabiliyetiyle öne çıkan bir seçenek haline geliyor.

Küresel düzenden bölgesel işbirliklerine geçişin hız kazandığı taze jeopolitik ortamda, AB ile Ülkemiz arasında derinleşebilecek entegrasyonun, Ülkemiz açısından özellikle lojistik sektöründe stratejik fırsatlara kapı aralayabileceği değerlendiriliyor.

Uzmanlar, uzun süredir güncellenmesi gündemde olan Gümrük Birliği’nin yeniden masaya gelmesi ve 6 sene aradan ardından gerçekleştirilen AB-Ülkemiz Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyaloğu’nun, Türk lojistik sektörü adına taze açılımlar doğurabileceği benzeri hizmet ihracatı alanında da ileri düzey imtiyazlar sağlayabileceğini öngörüyor.

– “Global anlayış bölgesel anlayışa doğru gidecek benzeri duruyor”

Dinçer, küresel ekonomilerin tarife savaşları, bölgesel çekişmeler ve resesyon endişeleriyle mücadele ettiği bugünlerde Ülkemiz’nin AB ile derinleşen işbirliğinin lojistik sektörü açısından taşıdığı fırsatlara ilişkin  değerlendirmelerde bulundu.

Trump’ın ikinci kez ABD Başkanlığı görevine gelmesinden ardından küresel dengelerin tamamen değiştiğini vurgulayan Dinçer, şöyle konuştu:

“Pek oldukça uzmanın da belirttiği benzeri Ülkemiz’nin önünde bir fırsat var. Global anlayış bölgesel anlayışa doğru gidecek benzeri duruyor. Hangi bölgeler olacağını bilmiyoruz ama bu bölünme gerçekleşirken işler oldukça değişecek. Avrupa’nın Ülkemiz’ye, madeni, üretimi, insanı ve pek oldukça kaynağından dolayı yaklaşmasını gerektirecek bir gidiş var benzeri. Biz de Avrupa’ya yatırım yapan bir lojistik firması olduğumuzdan bu durumu kendi stratejilerimiz içinde de görmeye ve netleştirmeye çalışıyoruz.”

Dinçer, Ülkemiz ve AB arasındaki entegrasyonun kaçınılmaz olduğunu savunarak, “AB ile entegrasyon, Gümrük Birliği ya da başka bir şekilde sağlanmalı. Avrupa, Ülkemiz ile bir şekilde entegrasyonu sağlamak zorunda. Taze gelişmelerle birlikte daha da mecburiyet getiriyor bu durum.” değerlendirmesinde bulundu.

Lojistik sektörünün bu süreçte rekabet avantajı kazanabileceğini ifade eden Dinçer, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm benzeri alanlarda ilerleme sağlanmazsa elde edilecek kazanımların sınırlı kalabileceği uyarısında bulundu.

Dinçer, söz konusu sıkıntıların önüne geçebilmek adına sektörü destekleyecek politikalar üretmenin ve kamu-özel sektör işbirliğin kritik önem taşıdığını belirtti.

Ülkemiz’de özellikle hizmet lojistiği adına sektörün önünü açacak teşviklerin geliştirilebileceğine dikkati çeken Dinçer, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ülkemiz, sektörel stratejiler geliştirebilir. Halihazırda gerçekleştirilen pek oldukça uygulama var fakat değişen koşullar bunların tekrar gözden geçirilmesine gerekli kılabilir. Lojistik sektörüne yönelik bir teşvik yahut finansman mekanizmasının oluşturulması, sektörün gelişimi ve rekabet gücünün arttırılması açısından oldukça kritik. Ülkemiz’nin konumu lojistik sektörü adına dev bir potansiyel taşısa da sektörel zorluklar, finansman erişimi, altyapı eksiklikleri ve teknoloji yatırımları benzeri konular da göz önünde bulundurulmalıdır. Lojistik sektörüne yapılacak teşvik uygulamalarının geliştirilmesi firmaların dijital sistemler ve otomasyon teknolojileri kullanarak verimliliklerini artırmalarına yardımcı olacaktır.”

– “Değişen küresel çapta önümüze taze seçenekler getiriyor”

Ticaret Bakanlığı’nın Yurt Dışı Lojistik Dağıtım Ağları (YLDA) desteği ve prefinansman uygulamasının olumlu olduğunu fakat küresel ölçekte yetersiz kaldığını söyleyen Dinçer, “Fakat bu teşvik uygulamaları dünyayla kıyaslanınca ufak kalıyor. Örneğin Danimarka son yıllarda 16 milyar avroluk şirket alımı yaptı. Çin’in, Amerika’nın, Hindistan’ın ve Avrupa’nın yaptıkları yanında zayıf kalıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

Dinçer, her değişimin bir fırsat olduğuna dikkati çekerek, Türk halkının oldukça kabiliyetli bir millet olduğunu ifade etti.

Paradigma değişirken stratejilerini tekrar gözden geçirmek gerektiğini söyleyen Dinçer, “Oldukça uzun vadeli stratejiler artık dünyada çalışmıyor. Evvel odaklanmalı, stratejimizi belirlemeli ve seçimimizi yapmalıyız. Değişen küresel çapta önümüze taze seçenekler getiriyor.” şeklinde konuştu.

Dinçer, Avrupa’nın mevcut durumunun Ülkemiz adına lojistikte fırsat oluşturduğunun altını çizerek, dünyada şu an gelinen durumun Ülkemiz ve Avrupa’nın birbiriyle daha iyi entegre olmasını gerektirdiğini kaydetti.

Ülkemiz’nin bunu iyi kullanması gerektiğini dile getiren Dinçer, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Bu bir şans, taze küresel çapta düzeni lojistik adına taze fırsat kapıları yaratıyor. Çin benzeri bir gerçek var ortada, Çin pek oldukça sektörde atılım yapıyor, devlet ve özel sektör entegrasyonu oldukça iyi. Ülkemiz, rakibi olarak evvel Çin’i öne çıkarmalı. Dünyadaki pek oldukça ülke adına geçerli bu. Çin’in özellikle Amerika’ya satış yapamaması iyi okunmalı. Bu durum Çin’in pazar kaybetmesine ve taze pazarlar aramasına neden olacaktır. Oldukça ciddi bir miktarda üretim kapasiteleri var çünkü. Avrupa’nın ve Amerika’nın sürdürdüğü stratejiler başarısız oldu. Tarife politikası da başarısız olabilir. Sonuca bakacağız, satranç oynanıyor şu an.”

– Ülkemiz’de son 2 yılda 4 dev lojistik şirketi yabancı oyuncalara satıldı

Dinçer, Ülkemiz’de son 2 yılda 4 dev lojistik şirketinin yabancı oyuncalara satıldığını anımsatarak, sektörün stratejik önemine dikkati çekti.

Söz konusu satışların, ilgili firmaların kendi kendini idame ettirme ve sürdürülebilir karlılık açısından çeşitli zorluklar yaşadığına işaret ettiğini belirten Dinçer, sözlerini şöyle noktaladı:

“Ülkemiz’nin lojistik anlamında henüz potansiyelinin altında olması, geleceğin bu anlamda daha parlak olduğu ve bu yabancı şirketlerin bu fırsatı değerlendirmek adına yatırım yaptığı da bir gerçek. Fakat ilerleyen dönemde satışların stratejik olarak iyi değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.”

 

HABERE YORUM YAP

HABERE YAPILAN YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.