Afyon Firma Rehberi olarak edindiğimiz bilgilere göre;
Bir dönem Alman ekonomisinin belkemiği ve teknolojik yeniliğin sembolü olarak görülen Alman otomotiv sektörü, ekonomik durgunluk, yapısal, teknolojik ve jeopolitik zorluklarla karşı karşıya bulunurken, en kritik otomobil pazarı olan Çin’de rekabet, ikinci en kritik pazarı olan ABD’de ise gümrük vergileri karları düşürüyor.
Alman lüks otomobil üreticileri Mercedes-Benz, BMW ve Volkswagen Grubu’nun yılın 9 ayındaki karları sırasıyla yüzde 50,3, yüzde 6,8 ve yüzde 60 geriledi.
Bünyesinde Audi, Bugatti, Seat, Skoda ve Porsche markalarını bulunduran Volkswagen, bünyesinde BMW, MINI ve Rolls-Royce benzeri markaları bulunduran BMW Grubu ve Mercedes’in kar marjlarında sürekli düşüşle karşı karşıya kalması ve ihracata yönelik iş modellerinin sarsılması dikkati çekiyor.
Dünyanın en dev taze otomobil pazarı olan Çin, Alman üreticiler adına dev sorunlara neden oluyor. Mercedes S-Serisi, BMW 7 Serisi ya da Audi A8 benzeri içten yanmalı motora sahip lüks sedanlar Çin’de daha az alıcı buluyor.
Alman lüks otomobil üreticileri, eskiden kar marjlarının yarısını Çin’deki müşterilerden elde ederken, artık bu durumun sona erdiği belirtiliyor.
Volkswagen, Mercedes-Benz ve BMW’nin toplam karı ise 2025’in ocak-eylül döneminde 2024’ün aynı dönemine göre yüzde 46 düştü. Alman otomobil üreticileri toplamda 17,8 milyar avro faiz ve vergi öncesi kar elde etti. Geçen sene bu rakam 32,9 milyar avro olarak gerçekleşmişti.
BMW 9 ayda 8,1 milyar avro, Mercedes ise 4,3 milyar avro kar elde etti. Volkswagen Grubu ise sadece 5,4 milyar avro kar elde etti.
Volkswagen, Mercedes ve BMW’nin yılın ocak-eylül döneminde otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 azalarak yaklaşık 9,5 milyona geriledi.
Çin’de araç teslimatları yüzde 8 geriledi
Yılın üç çeyreğinde Volkswagen, BMW ve Mercedes markaları Çin’de 3 milyonun altında otomobil teslimatı gerçekleştirdi. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 geriledi. Kovid-19 öncesi 2019’a göre ise yüzde 29 düştü.
Mercedes-Benz’in yılın ocak-mart döneminde Çin’deki araç teslimatları ocak-eylül döneminde yüzde 18 azalarak 418 bin 305’e geriledi. Volkswagen, Mercedes ve BMW’nin mevcut elektrikli modelleri, hem tasarım hem de teknoloji açısından Çinli alıcıları etkilemekte başarısız oldu.
BMW’nin Çin’deki (MINI markası dahil) araç teslimatları yüzde 11,2 azalarak 465 bin 361’e ve Volkswagen’in Çin’deki araç teslimatları da yüzde 4 düşerek 1 milyon 973 bin 148’e indi.
Alman otomobil üreticileri, yılın ocak-eylül döneminde küresel çapta çapında yaklaşık 1,1 milyon elektrikli araç sattı. Geçen yıla göre yüzde 21 yükseliş görülürken, toplam satışlarda tamamen elektrikli araçların payı sadece yüzde 12 oldu.
Alman üreticiler maliyetleri düşürüyor
Almanya’nın tanınmış otomobil uzmanı Prof. Dr. Ferdinand Dudenhöffer, AA muhabirine, Alman otomobil üreticileri Mercedes, BMW ve Volkswagen’in düşen karlarını, Çin’den gelen rekabeti, otomobillerin geleceğini ve Togg’un Almanya piyasasına girişini değerlendirdi.
Alman otomotiv şirketlerinin karlarındaki düşüşün temel olarak Çin’den ve maliyetleri düşürme programlarından kaynaklandığını vurgulayan Dudenhöffer, Alman otomobil üreticilerinin bu eğilimi tersine çevirmek adına satışları artıracak ve kar getirecek otomobilleri piyasaya sürmeye başladıklarını belirtti.
Dudenhöffer, “Alman üreticiler orta vadede, süper lüks stratejilerini biraz revize ettikleri ve gelecekte kompakt, üst orta ve alt orta sınıf otomobil segmentlerine de girecekleri adına toparlanma şansları yüksek.” aktardı.
Alman üreticilerin maliyetlerinde kritik düşüşler olduğunu ve satışların artmasıyla karlılıklarının da iyileşeceğini öngördüklerini anlatan Dudenhöffer, “Maliyet açısından ve satış açısından da Mercedes’in gelecek sene, bu yıldan daha iyi sonuçlar elde edeceği konusunda iyimserlik var.” diye konuştu.
Dudenhöffer, Çin pazarının Alman üreticileri adına önemine dikkati çekerek, gelecekleri adına Mercedes, Volkswagen ve BMW’nin Çin’deki satışlarını yeniden canlandırmasının bir yolunu bulmasının oldukça kritik olduğunu belirtti.
Mercedes ve BMW’nin biraz daha uygun fiyatlı otomobiller üreterek Çinli müşterileri çekmeye çalışacaklarını belirten Dudenhöffer, şunları kaydetti:
“Her iki şirketin umudu, elektrikli araçlar. Mesafe konusunda iyi performans verilerine sahip taze araçlar. Aynı zamanda iç mekanda ve sürüşte taze teknolojiler. Yani iyimserlik, bu sene değil, gelecek sene piyasaya sürecekleri otomobillerden geliyor. Bu nedenle, bu yılın dördüncü çeyreği de oldukça başarılı olmayacak. Dördüncü çeyrek her ikisi adına de zor bir çeyrek olacak.”
“Çinli üreticilerin Avrupa’da satışları güçlü değil”
Dudenhöffer, Çinli otomobil üreticilerinin şu anda Avrupa’da satışlarında oldukça güçlü olmadıklarını aktararak, “BYD’ye bakarsak, benim görüşüme göre, oldukça fazla maliyetleri var, bayilere oldukça fazla otomobil getiriyorlar. Fakat otomobiller hala bayilerde duruyor ve özel yahut kurumsal müşterilere satılmıyor. Bu, şirket adına oldukça maliyetli olduğu anlamına geliyor. Diğer Çinli üreticilerinde Avrupa pazarında oldukça düşük satış sonuçları elde ettiklerini görüyoruz. Bu şirketlerin Alman otomobil üreticilerine karşı rekabeti oldukça güçlü değil.” yorumunu yaptı.
Avrupa’da içten yanmalı motorlu araçların elektrikli araçlara kıyasla satmanın daha avantajlı olduğunu belirten Dudenhöffer, çünkü pazarın yaklaşık yüzde 80’inin içten yanmalı motorlu araçlardan oluştuğunu kaydetti.
Alman üreticilerin ABD gümrük vergisi baskısı altında kalması konusunda ise Dudenhöffer, Mercedes ve BMW’nin ABD’de var olan üretimlerini artırması gerektiğini belirtti.
Dudenhöffer, “Audi ve Porsche ise Almanya’dan ABD’ye gönderilen araçlara uygulanan vergilerden kaçınmak adına ABD’de üretim tesisi kurmaya karar vermeli.” aktardı.
“Uçan otomobillere inanmıyorum”
Gelecekte otomobil pazarı ve teknolojisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Dudenhöffer, şunları kaydetti:
“Uçan otomobillere inanmıyorum. Otomobiller dört tekerlekli olacak ve mantıklı olan bu. Otomobil endüstrisine bakarsanız, biraz büyüme olasılığı olduğunu görürüz, fakat oldukça güçlü değil. ABD doymuş bir pazar. Gelecek Asya’da. Çin, Vietnam, Hindistan giderek güçlenecek. Yani otomobil sektöründe başarılı olmak istiyorsanız, gelecekte güçlü bir Asya bağınız olmalı.”
Dudenhöffer, Ülkemiz’nin yerli ve milli otomobil hayalini gerçekleştiren Togg’un Almanya pazarına girmesine değinerek, Togg’un görünüşünün güzel ve fiyatının uygun olduğunu belirtti.
Dudenhöffer, “Piyasada birçok markanın birçok iyi arabası var ve soru şu; ‘Müşteri neden taze bir markayı tercih etsin?’ Bunun yanında elektrikli bir araç satıyorsanız pazarın sadece yüzde 20’sine hitap edersiniz. Çünkü otomobil pazarının yüzde 80’i içten yanmalı motorlu. Bu yüzde 20 pazarda güçlü Alman markaları var, Tesla var, ayrıca Çinliler de var. Yani, pazarın ufak segmentinde oldukça fazla rekabet var.” ifadelerini kullandı.
Çin ve rekabet baskısı
Almanya’nın diğer dev Avrupa ekonomilerine kıyasla Çin’e hem ham madde ve hem de ihracat adına daha fazla bağımlı olması dikkati çekiyor.
Alman otomotiv üreticileri Volkswagen, Daimler ve BMW’nin gelirlerinin yüzde 30’dan fazlasının Çin’den gelmesi dikkati çekiyor.
Çin uzun zamandır Alman otomobil üreticileri adına merkezi bir büyüme pazarı olurken, Mercedes, Audi ve BMW benzeri markalar büyüyen Çin orta sınıfında dev bir popülerliğe sahip bulunuyor.
Fakat son zamanlarda Çinli üreticiler arayı dev ölçüde kapatırken, BYD, Nio ve Geely Çin iç pazarına giderek daha fazla hakim oluyor ve artık Alman üreticilerin Çin’deki pazar payı ve karı kritik ölçüde düşüyor.
Son yıllarda Avrupa ülkelerinde satılan elektrikli otomobillerde Çin üreticilerinin payı hızla yükseliyor.
Dünyanın en dev otomobil pazarı olan Çin, 100’den fazla üreticiye sahip ve bu da kritik bir kapasite fazlasına neden oluyor. Fiyat rekabeti artarken, tüm otomobil üreticileri baskı altında kalıyor. Alman üreticiler, Çin’deki şiddetli rekabetin birkaç sene daha devam edeceğini öngörüyor.
Avrupa’da ise ekonomik durgunluk otomobil talebini azaltırken, çip krizi benzeri tedarik sıkıntısı krizi daha da derinleştiriyor.
Alman basınında Alman otomobil üreticilerinin elektrikli modellerinin avantajlarını yeterince müşteriye anlatamadığı ve Çin’den gelen rekabeti de hafife aldığı değerlendirmeleri yapılıyor.
ABD gümrük vergileri ve maliyet azaltıcı önlemler
Bu arada, zayıf satışlar ve elektrikli mobiliteye gerçekleştirilen ve henüz beklenen getiriyi sağlamayan kritik yatırımların yanı sıra karlılık maliyetli yazılım sorunları, istihdamı azaltma, yeniden yapılandırma giderleri ve otomobil geri çağırmaların da Alman otomotiv şirketlerinin karlarını etkilediği belirtiliyor.
ABD’nin tüm otomobil ithalatına gümrük vergisi getirmesi de en dev ihracat noktası olarak ABD pazarına bel bağlayan Alman üreticiler adına kritik bir tehdit oluşturuyor
Volkswagen, bu sene ABD gümrük vergilerinin yükünü 5 milyar avroya kadar tahmin ediyor. Mercedes ve BMW, halihazırda ABD’de dev fabrikalara sahip oldukları ve ABD’deki üretimlerini genişletmeyi düşündükleri adına bu durumdan daha az etkileniyor.
Ağustos 2025’ten itibaren Avrupa Birliği’nden ABD’ye gelen otomobillere uygulanan gümrük vergileri yüzde 15 olarak belirlendi. Fakat, Nisan’dan Temmuz’a kadar, ABD daha evvel uygulanan yüzde 2,5 yerine yüzde 27,5 gümrük vergisi uygulanmıştı.
Maliyetleri düşürmek adına baskı altındalar
Alman otomobil üretici ve tedarikçileri işten çıkarmalar da dahil olmak üzere maliyet azaltıcı önlemler açıklarken, geleceğe yönelik olarak Avrupa’daki ekonomik durgunluk, ABD’de taze uygulamaya konulan gümrük vergilerinin etkisi ve Çin’deki yoğun fiyat rekabetinin Alman üreticileri baskı altında tutması öngörülüyor.
Alman otomotiv üreticileri, elektrikli araçlara geçişin yüksek maliyetleri ile mücadele ederken Çin ve Avrupa’dan gelen zayıf talep ışığında maliyetleri düşürmek ve rekabet gücünü korumak adına ciddi baskı altında bulunuyor.
Volkswagen, 10 yılda maliyetleri 15 milyar avro azaltmayı hedefliyor. Bu, erken emeklilik programları ve tazminat paketleri yoluyla 35 bin kadar istihdam kesilmesini gerektirecek. Volkswagen, yatırım planında daha fazla kesinti yapmanın yanı sıra hisselerinin bir kısmını satmayı da düşünüyor.
Mercedes’te ise tazminat programı kapsamında şu ana kadar yaklaşık 4 bin çalışan gönüllü işten ayrıldı. Mercedes, 2027’ye kadar yaklaşık 5 milyar avro tasarruf etmeyi hedefliyor.
Otomobil sektörüne çalışan dev tedarikçilerden ZF, Bosch, Continental ve Schaeffler de yeniden yapılanmaya giderek, binlerce çalışanını işten çıkaracağını duyurdu.
Alman basınında işler böyle devam ederse, sadece üretici şirketlerin kontrollerini kaybetmekle kalmayacağı, aynı zamanda otomotiv ülkesi Almanya’nın da “mevcut hayat sigortasını kaybedeceği” yorumları yapılıyor.
Otomotiv sektörünün Almanya adına önemi
Sektör, Almanya’da toplam katma değerin yüzde 5’ini oluştururken istihdamın yüzde 3’ünü sağlıyor. Gelir açısından ise açık ara en dev sanayi sektörü konumunda bulunuyor.
Alman otomotiv üreticileri (diğer ulaşım araçları ve yedek parça dahil) geçen sene 290 milyar avro değerinde ihracat yaptı. Bu da toplam ihracatın yüzde 17’sine denk geliyor.
Haziran 2024 itibarıyla Alman otomotiv sektöründe tedarikçiler hariç yaklaşık 773 bin kişinin istihdam edildiği kayıtlara geçti.
Sanayide çalışanların yaklaşık yüzde 14’ü otomotiv sektöründe bulunuyor. Bu da otomotiv sektörünü, 952 bin çalışanı olan makine mühendisliğinden ardından iş gücü açısından en dev ikinci sanayi sektörü konumuna taşıyor.
Alman üreticiler, umutlarını taze modellerine bağlıyor. Volkswagen, uygun fiyatlı elektrikli ufak otomobiller sunmak adına çalışırken, Mercedes ve BMW, 2027’ye kadar yaklaşık 40 taze model planlıyor ve bu da elektrikli araç yelpazelerini kritik ölçüde genişletecek. Alman üreticiler ayrıca teknoloji açısından Çinli rakiplerine yetişmeyi de hedefliyor.