Afyon Firma Rehberi olarak edindiğimiz bilgilere göre;
“Güven olduktan ardından bu iki ülke 40 milyar dolar değil belki 100 milyar dolarlık hedefleri konuşabilir. Bunu sağlamak adına her şey bizim elimizde”
İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği (CCIIST) Başkanı Stefano Kaslowski, Avrupa’nın stratejik anlamda yakın ülkelerden tedarik sağlamak konusunda Ülkemiz’nin, oldukça daha dev bir rol oynayabileceğini belirterek, “Bizim uzun senelerden beri daha klasik sektörlerde işbirliğimiz devam ediyordu. Fakat taze dönemde tabii ki dijitalleşme ön plana geliyor.” aktardı.
ABD yönetiminin uyguladığı korumacı ticaret politikalarının küresel tedarik zincirini olumsuz etkileyebileceğine yönelik riskler sürerken, Ülkemiz ekonomisinin bu yılın ocak-kasım dönemindeki performansı değerlendirildiğinde, İtalya pazarı ile ticari ilişkilerin güçlü seyrini sürdürdüğü görüldü.
Bu dönemde bu ülkeye gerçekleştirilen ihracatın artması, Ülkemiz ile İtalya ilişkilerinin dinamik yapısını gözler önüne serdi.
Ülkemiz İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Ülkemiz’nin İtalya’ya yaptığı ihracat bu yılın ocak-kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 5 artarak 11 milyar 368,2 milyon dolara yükseldi. Kasımda ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,6 artarak 1 milyar 70,8 milyon dolar olarak kayda geçti.
Ülkemiz’nin ihracatı ise 2025’in ocak-kasım döneminde yıllık bazda yüzde 3,7 yükseliş göstererek 247 milyar 187 milyon 568 bin dolar oldu. Kasım ayında da ihracat, yüzde 2,2 yükseliş kaydederek 22 milyar 718 milyon 223 bin dolar seviyesinde gerçekleşti.
Böylece yılın 11 ayında Ülkemiz’nin İtalya’ya gerçekleştirdiği ihracat, aynı dönemdeki toplam ihracatın yüzde 4,6’sını oluşturdu.
– Otomotiv endüstrisi İtalya’ya ihracatta ilk sırada
Bu yılın ocak-kasım döneminde Ülkemiz’nin İtalya’ya yaptığı dış satımda 3 milyar dolarla otomotiv endüstrisi ilk sırada yer alırken onu 1,5 milyar dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri, 1 milyar dolarla çelik, 955,4 milyon dolarla demir ve demir dışı metaller ile 692,8 milyon dolarla tekstil ve ham maddeleri takip etti.
Söz konusu dönemde, otomotiv endüstrisi ile tekstil ve ham maddeleri sektörlerinin bu ülkeye dış satımı geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 2,4 ve 1,3 azaldı. Buna karşılık demir ve demir dışı metaller yüzde 26,5, kimyevi maddeler ve mamulleri yüzde 20 ve çelik yüzde 2,7’lik ihracat artışı kaydetti.
– En fazla ihracat İstanbul’dan
Söz konusu dönemde, il bazında İtalya’ya en fazla ihracat 4,1 milyar dolarla İstanbul’dan gerçekleşti.
Aynı dönemde Kocaeli’den 1,4 milyar dolar, Bursa’dan 1,2 milyar dolar, İzmir’den 702,8 milyon dolar ve Ankara’dan 460 milyon dolarlık dış satım yapıldı.
– “Taze dönemde dijitalleşme ön plana geliyor”
AA muhabirine konuyu değerlendiren İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği (CCIIST) Başkanı Stefano Kaslowski, Ülkemiz-İtalya ilişkilerinin her zaman güçlü bir şekilde geliştiğini belirtti.
Kaslowski, derneğin bu sene 140. sene dönümünü kutladığını belirterek, kuruluşun iki ülke arasındaki dostluğu pekiştiren, ilişkileri sürekli tazeleyen ve geliştiren bir misyonla faaliyetlerini sürdürdüğünü vurguladı.
Ülkemiz-İtalya dostluğu ve işbirliğinin üst sınırlara geldiğini dile getiren Kaslowski, bu taze küresel çapta düzeninde iki ülkenin birbirine daha fazla ihtiyacı olduğunun gözüktüğünü aktardı.
Kaslowski, “Avrupa’nın stratejik anlamda yakın ülkelerden tedarik sağlamak konusunda Ülkemiz, oldukça daha dev bir rol oynayabilir. Bizim uzun senelerden beri daha klasik sektörlerde işbirliğimiz devam ediyordu. Yani burada tekstil olsun, otomotiv olsun, bunların devam edeceğini düşünüyoruz. Fakat taze dönemde tabii ki dijitalleşme ön plana geliyor.” ifadelerini kullandı.
– “(Çin’in ucuz ürünleri) Sanayicimizi, sektörlerimizi korumamız lazım”
Stefano Kaslowski, ikili ticarette 40 milyar dolarlık hedef belirlendiğini anımsatarak, her sene o istikamete doğru hızlı bir şekilde gidildiğini kaydetti.
Her zaman her konuda olduğu benzeri fırsatlarla beraber engellerin de söz konusu olduğunu söyleyen Kaslowski, Gümrük Birliği Anlaşması’nın yenilenmesi gerekliliğine dikkati çekti.
Kaslowski, taze Gümrük Birliği mevzuatı ve anlaşmasıyla Ülkemiz’yi Avrupa’ya, Avrupa’yı da Ülkemiz’ye bağlayan serbest dolaşımı sağlamak adına yenilenmesinin şart olduğunu vurguladı.
Çin rekabetine de değinen Kaslowski, Çin ürünlerinin Avrupa ve Ülkemiz’de pazar payı kazanmak adına agresif fiyatlar uyguladığını ve bu durumun bölge sanayisini tehdit ettiğini belirtti.
Avrupa ve Ülkemiz’nin bir şekilde bu duruma karşı kendini nasıl müdafaa etmesi gerektiğinin kararını vermesi gerektiğini ifade eden Kaslowski, şunları belirtti:
“Bunları hızlı yapması lazım. Aksi takdirde kapanan sanayi kollarımız geri gelmiyor ve tamamen dışa bağımlı kalıyoruz. Sanayicimizi, sektörlerimizi korumamız lazım ve bunu Ülkemiz ve Avrupa’nın güdümlü bir şekilde çözmesi lazım. Çünkü ayrı ayrı düşünülürse bu asimetri daha da ayrışıyor ve bu sefer Gümrük Birliği’nin yenilenmesi daha da zorlaşır.”
– “İki ülke 40 milyar dolar değil belki 100 milyar dolarlık hedefleri konuşabilir”
Kaslowski, Ülkemiz’nin her zaman olduğu benzeri bir köprü vazifesi gördüğünü kaydetti. Avrupa’nın dijital dönüşüm ve yapay zeka yarışında Çin ve ABD’nin gerisinde kaldığını belirten Kaslowski, bu alanda ucuz enerjiye ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.
Avrupa’da enerjinin pahalı olduğunu söyleyen Kaslowski, bu dev bilgi işlem merkezlerini çalıştırmak adına oldukça ciddi enerjiye ihtiyaç bulunduğunu ifade etti.
Burada Ülkemiz’nin de ulaşılabileceği benzeri Kafkaslar’da ve özellikle Azerbaycan benzeri ülkelerde oldukça ucuz enerji imkanlarının olduğuna dikkati çeken Kaslowski, “Ülkemiz burada bir koridor sağlayabilir. Avrupa’nın bu dijital dönüşünde çağı kapatmak adına, yakalamak adına ve ekonomik bir enerjiyi de sağlamak adına Ülkemiz üzerinden bunu yapabileceğini görüyoruz.” aktardı.
Ülkemiz-İtalya dostluğunun her zaman güçlü bir şekilde geliştiğinden bahseden Kaslowski, sözlerini şöyle tamamladı:
“İnsanlarımız yakın, Akdeniz ülkesiyiz ve umarım kamuoyunda da bu sempatiyi daha da artırabiliriz. Birçok ortak noktamız var ve bütün bunlar aslında sinerjiyi getiriyor, dostluğu getiriyor, güveni getiriyor. Aslında her şeyin temelinde güven yatıyor. Güven olduktan ardından bu iki ülke 40 milyar dolar değil belki 100 milyar dolarlık hedefleri konuşabilir. Bunu sağlamak adına her şey bizim elimizde.”