• info@afyonfirmarehberi.com.tr
  • +90 (551) 344 24 40

HABER DETAYI

2 Kasım 2025 10:23

Küresel ısınma sonucu 2100 yılında Avrupa Alpleri ve Kafkasya Dağlarında hiç buz kalmayabilir

Gündemdeki son gelişmelere göre;

Küresel ısınma sonucu buzulların kapladığı alan ve hacmi azalırken yüzyılın sonunda Avrupa Alpleri ve Kafkasya Dağlarındaki buzulların tamamen yok olacağı tahmin ediliyor.

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesinin (NASA) verilerine göre, küresel ısınma sonucu deniz ve hava sıcaklıkları yükseliş gösteriyor. Yükseliş sebebiyle dev miktarda tatlı su depolayan buzullar hızla eriyor. Dünyanın en dev buz kütlelerinden Antarktika her sene ortalama 135 milyar ton, Grönland ise yaklaşık 266 milyar ton buz kaybediyor.

Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü İnşaat, Çevre ve Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Matthias Huss, AA muhabirine, buzul erimelerine dair kritik eşikleri ve küresel ısınmanın hızlanan erimelere olan etkisini değerlendirdi.

Dünyanın buzul tabakasındaki değişimin ana sebebinin iklim koşullarıyla doğrudan bağlantılı olduğuna işaret eden Huss, son yüzyılda yaşanan değişimlerin ana nedeninin insan faaliyetleri sonucu artan ısınma olduğunu belirtti.

– 1850’deki Ufak Buz Devri’nden ardından buzullar gerilemeye start aldı

Huss, buzulların kapladığı alanın 1850’lerde son 10 bin yılın en yükseğine çıktığını, bu sebeple o dönemin “Ufak Buz Devri” olarak anıldığını anımsatarak, “O tarihten bu yana buzullar gerileme sürecine girdi ve özellikle son birkaç on yılda bu süreç belirgin biçimde hızlandı.” aktardı.

Küresel Çapta genelinde buzulların son 100 yılda kütle kaybıyla ilgili yeterli veri bulunmadığına dikkati çeken Huss, “Fakat kaybın muazzam olduğu söylenebilir. Son 20 yılda, küresel çapta genelindeki buzullar 6 bin kilometreküpten fazla buz kaybetti. Bu miktar, Grönland ve Antarktika’daki devasa buz tabakalarından daha fazla ve toplam hacmin yüzde 5’ine denk geliyor.” ifadesini kullandı.

Huss, küresel çapta genelinde buzulların erime hızının, 2010-2020 yıllarında bir önceki 10 yıllık döneme göre yaklaşık yüzde 36 arttığını belirterek, şunları belirtti:

“İklim ısındığında buzullar erimeye başlar ve geri çekilir. Normalde bu süreçte buzullar daha yüksek, dolayısıyla daha soğuk bölgelere çekilerek yeniden denge kurmaya çalışır. Eğer ısınma hızı yavaş olsaydı, buzullar bu taze koşullara uyum sağlayabilir ve erime hızı zamanla azalabilirdi. Fakat günümüzde küresel ısınma o kadar hızlı ilerliyor ki buzullar bu dengeyi kuramadan hızla eriyor. Bu da, buzulların iklimle olan doğal dengesinin bozulduğunu ve bu dengesizliğin giderek arttığını gösteriyor.”

Erimenin etkisinin kıtadaki buzul kütlesinin yoğunluğuna göre değiştiğine işaret eden Huss, “Avrupa’da buzullar daha ufak ve kıta, 2000 yılından bu yana yüzde 40’lık bir kayıp yaşadı, bu kaybın yüzde 25 ise son 10 yılda yaşandı.” bilgilerini aktardı.

Huss, Avrupa Alpleri, Kafkasya ve Rocky Dağları benzeri görece ufak buzullara sahip bölgelerin nispeten en hızlı kayıp yaşadığına dikkati çekerek, “Toplam buz kaybı açısından Alaska, Patagonya benzeri bölgeler en kritik konumda. Genel olarak şu anda dünyadaki tüm buzulların buz kaybettiğini söyleyebiliriz. Grönland ve Antarktika’daki buz tabakaları dışında, 2000 yılı civarında küresel çapta genelinde yaklaşık 700 bin kilometrekare buzul alanı ve toplamda yaklaşık 160 bin kilometreküp buz hacmi bulunuyordu. Günümüzde bu rakamlar yüzde 5-10 oranında azalmış olsa da güncel küresel çapta çapında kesin bir tahmin mevcut değil.” bilgisini paylaştı.

– Uzun vadede buzul kaybı beklenenin ötesine geçebilir

Gelecekte, iklimin nasıl değişeceğine bağlı olarak buzulların daha da dev ölçüde geri çekilmesinin beklendiğini belirten Huss, “Küresel Çapta genelinde, 2100’e kadar mevcut buzların yüzde 26-41’inin kaybolacağı öngörülüyor ve uzun vadede bu oran daha da artabilir. Bölgesel olarak ise örneğin Avrupa Alpleri ve Kafkasya Dağlarında bazı senaryolarda tüm buzulların tamamen yok olacağı tahmin ediliyor.” aktardı.

Huss, buzulların erimesinin en kritik etkisinin, küresel deniz seviyelerinin yükselmesi olduğunun altını çizerek, “2100 yılına gelindiğinde en az 1 metre deniz seviyesi yükselmesi öngörülüyor. Bu durum kıyı bölgelerinde yaşayan milyarlarca insanı tehdit ediyor.” ifadesini kullandı.

Buzul erimelerinin ayrıca okyanus ekosistemlerinde de farklı etkileri olabileceğini ifade eden Huss, özellikle kıyılara taşınan tortu ve besin maddelerinin erimeyle birlikte değişiminin kritik olabileceğini kaydetti.

Huss, küresel karbon emisyonlarının sınırlanmasının atılacak en kritik adım olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Emisyonlar mümkün olan en düşük seviyeye indirilmesi iklimi etkili bir şekilde dengeleyebilir ve uzun vadede buzulların da istikrar kazanmasını sağlayabilir. Aynı zamanda iklimin dengelenmesi, sıcak hava dalgaları, kuraklıklar ve şiddetli yağışlar benzeri aşırı hava olaylarının etkilerini azaltmak açısından da pek oldukça olumlu sonuç doğuracaktır.”

 

HABERE YORUM YAP

HABERE YAPILAN YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.